Koronavirüs Salgını Sürecinde Sosyal İzolasyon ve Medya

2020 yılının ilk aylarından itibaren dünya çapında bir salgının ortaya çıkmasına neden olan Koronavirüs, yüzbinlerce insanın ölmesine yol açmıştır. Bu salgın döneminden önce insanlar yakınlaşmaya zorlanırken, bu dönemde ise birbirlerinden ayrışmaya başlamışlardır. Bu makalede insan hareketliliğinin karşıtı olarak günümüzde göç edememe, yerinde kalma hallerinin sonucu olan sosyal izolasyon konusu incelenmiş ve bunu sağlayan televizyon ile sosyal medya üzerinde durulmuştur. Salgın döneminde sosyal yaşamın bütünüyle değişmiş olduğu görülmektedir. İnsanlar teknolojik araçlara sarılmış ve sosyal yaşamlarına bu şekilde sürdürmeye başlamışlardır. Bu çalışma, Michele Foucault’un bakış açısıyla hazırlanmıştır. Ayrıca bu çalışmada salgın sırasında yaşam ve ölüm arasındaki biyo-iktidar kavramı ışığında bedenlerin ve nüfusların yönetimleri için iktidarlara fırsat verilmiş olduğu iddiasından da hareket edilmiştir. Bu makalenin amacı, Koronavirüs salgınıyla başlayan sosyal izolasyon süreçlerinin kapitalizmin, günümüz mekanizmalarında bulunan kontrol uygulamalarını ortaya koymak ve medyanın bu süreçteki etkisinin anlamaya çalışmaktır. Medyada çıkan haberler yoluyla bu güç ve iktidar ilişkilerinin anlaşılması hedeflenmiştir. Foucault’un da ifade ettiği gibi, medyanın biyo-politik ve biyo-iktidar oluşturulmasında her zaman etkili olduğu ve kapitalizmin sürdürülmesinde salgın sürecinden istifade edildiği görülmektedir.